2 Ocak 2017 Pazartesi

İlk Türk Kadın Ressam | Mihri Müşfik Hanım


   1886 yılında Dr. Rasim Paşa Konağı'nda dünyaya gelmiştir. O dönem Osmanlı'sına göre oldukça Avrupai bir eğitim almıştır. Edebiyat, müzik ve resim yetenekleri vardı. Küçük yaşta resim dersleri alarak resme yöneldi. Resme olan yatkınlığı, saray ressamı Zonaro'nun dikkatini çekmiş ve küçük Mihri'ye atölyesinde ders vermeye başlamıştır. Yine o dönem Osmanlı'sında bir kız çocuğu için bu da yadırganacak bir eğitim olduğundan küçük Mihri hayatına orada devam edemeyeceğini anlamış olmalı... Sonuçta o dönemlerde, bir Türk kızının resim tahsili için Avrupa'ya gönderilmesi imkansız.

   Genç Mihri 17 yaşında, bir arkadaşının ayarladığı sahte bir Fransız pasaportuyla, Galata'dan kalkan bir İtalyan vapuruna atlayıp Roma'ya kaçar. Bir süre oradaki tanıdıklarında kalan genç Mihri, oradan Paris'e geçer. Kendine bir ev tutar ve bir odasını atölye haline getirir.

    Paris'te, bir Türk genci olan Müşfik Selami Bey ile tanışır. Evlenmeye karar verirler ve İstanbul'a dönerler. Böylece bizim genç Mihri'miz, Mihri Müşfik Hanım oluverir. Fakat Müşfik Selami Bey'in ailesi pek sıcak bakmaz bu duruma nitekim de evlilikleri bitecektir bu sebepten.

    1914 yılında, sanat dünyasına kapılarını açan, İnas Sanayi Nefise Mektebi'nin kuruluşuna büyük katkıda bulundu ve ilk kadın profesörümüz oldu. O dönemin tutucu ortamında, bir kadın öğretmene gereksinim vardı. Mihri Müşfik Hanım'ın ilk sene bu okulda, 6'sı gayrimüslim olmak üzere 33 kız öğrencisi oldu. O kadar sevilen bir öğretmendi ki, öğrencilerinin çoğu çocuklarına Mihri ismini koydu.

    Mihri Müşfik tekrar Roma'ya döndüğünde eşinden boşanmıştı. Vatikan'da Papa'nın portresini yapan ilk kadındır. Daha sonra tekrar Paris'e yerleşir, büyük bir sanat çevresi edinir.

    1927'de Atlantik'i aşacak bir geminin yolcu listesinde geçiyor adı. Yeni Dünya!

    Hep bir zamanlama hatası aslında hayatı... Tam Cumhuriyetin kurulacağı bir Türkiye'yi terk ediyor vakti zamanında... İçinde olduğu gemi Amerika'ya yanaştıktan yaklaşık iki yıl sonra çökecek New York Borsası. Tarihin gördüğü en büyük ekonomik kriz kopacak Yeni Dünya'da.

    Dördüncü ülke bu yaşadığı, dördüncü dil konuştuğu. Ailesinden kilometrelerce uzakta, tek başına bir baş kaldırı hayatının tamamı; aristokrat aile düzenine karşı. En uzun kaldığı yer olacak Amerika, tam 27 sene. Özel dersler vererek, resimlerini satarak tutundu Amerikan rüyasına. Orada kaldığı bir yılın ardından önemli bir sergi açmış, New York Times'da bahsedilen:

    Türkiye'nin ilk kadın ressamı olarak bilinen Mihri Rassim ülkemize kısa zaman önce gelmişti. İlk sergisini yarın 11 Doğu 55. Cadde'deki özel Gaorge de Mazlroff galerisinde açıyor. Kendi ülkesinde sadece sanatı ile değil Türk kadınlarının yeteneklerini geliştirmek için seferber olmasıyla da tanınan ressam birkaç yıl önce Constantinopol'de kadınlar için güzel sanatlar okulu açmıştı. Genç bir kadın olan Mihri Rassim, Türkiye'yi Avrupa'da sanat okumak için terk etmişti. Ardından çalışmalarını pek çok büyük şehirde sergiledi. Söylenir ki birisinin resmini yapmaya karar verdiğinde o kişiyle bir kere karşılaşması yeterli olurmuş. Buradaki sergisi 15 Aralık tarihine kadar devam edecek.

     Benzer haber Cumhuriyet gazetesinde, dünyada neler oluyor başlıklı bir köşe yazısında da çıkmış. Kalan hayatını geçirdiği Amerika'da New York, Boston, Washington gibi bir çok yer gezdi. Bir süre üniversitelerde resim öğretmenliği yaptı.

     İlerleyen yaşamında, bir mektubunda şöyle bahsetmiş hayatından:
Senelerce çalışmakla ben neye muvaffak oldum? Hiç... Üstelik sıhhatimi kaybettim. Vaktiyle Herkül idim. Şimdi merdivenleri bile çıkamıyorum. Sanat beni bu hale koydu. Hele gözlerim hiç görmüyor. Çifte çifte gözlük kullanıyorum. Parasızım. Bizim gibi Avrupa'ya nazaran geri kalmış bir memlekette sanatkarın yolu kadar güç bir yol yoktur. Bizimkisi fazlaca fedakarlık isteyen bir meslek. Bugün bana gençliğimi hediye etseler bu meslek uğruna çektiklerimi çekmek korkusundan reddederdim. Çektiğim meşakkatleri bir ben bilirim bir de Allah bilir. Her sanatkar karşısındaki sanatkarı daima kendisinden aptal görür! Onun on senede yaptığını kendisinin bir senede yapacağını sanır. Bir iki yıl içinde hayatını kurtaracağına, köşeyi döneceğine emindir. Heyhat ve yine heyhat! İşte sanatın esrarı buradadır. Sanatkarın yolu yürüdükçe uzar gider. Bizim ailenin yegane hususiyeti inadındadır. Ben her şeyde olduğu gibi sanat hayatım boyunca, inadımla yaşadım. Bugün buna bin kere pişmanım.
   Yoksul ve yalnız ölen Mihri Müşfik Rasim, 1954'te New York'ta kimsesizler mezarlığında yatmaktadır.


    Mihri Müşfik Hanım'ın İzinde - Emre Caner

    Roman tadında okumak isteyenlere, yazımda bol bol yararlanıp, Mihri Hanım'ın mektuplarını aldığım bir kitaptan bahsetmek istiyorum.

    Mihri Müşfik'ten yıllar sonra dünyaya gelmiş bir çevirmen olarak hayata tutunmaya çalışan Ulaş Ekin, yolları ilk kadın ressamımızla karşılaşınca kapılıp gitmiş onun maceralarla dolu yaşamına...

    Emre Caner'in kaleminden yine harika akıcılıkta bir kitap.

    Tavsiyelerimle... Muhabbetle...
 












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder