20 Eylül 2018 Perşembe

Lady of Shalott - John William Waterhouse | Eser İncelemesi


     Shalott Leydisi, Shalott'un Hanımefendisi gibi çevirileri olan bu güzel kızımız hüzünlü bir efsaneye sahip. Mitoloji ve edebiyattan uyarlama resimleriyle ünlü, İngiliz ressam John William Waterhouse, bir Kral Arthur efsanesine dayanan Viktorya Dönemi'nin ünlü şairlerinden Tennyson'un Camelot efsanelerinden esinlenerek yazdığı şiiri tabloya dönüştürmüştür. Shalott'un Hanımefendisi Elaine'in hayat hikayesi anlatılan şiirden esinlenen Waterhouse, Elaine'in kayıkta olduğu sahneyi resmetmiştir.

    Shalott Leydisi Elaine, Kral Arthur'un sarayının bulunduğu Camelot Şehrine doğru akan bir nehrin ortasındaki Shalott adasında kulede hapistir. Tek bir pencereye sahip olan bu kule, Elaine'in dışarı bakarsa lanetleneceğini bildiği tek özgürlük alanıdır. Özgürlük alanı demeye çalışıyorum çünkü dış dünyayla tek iletişimi olan kuledeki aynası vasıtasıyla dışarıyı gözlemleyebilmektedir. Şiirde ayna Viktorya Dönemi kadının dış dünya ile olan tek bağlantısı, eşi ya da babasını temsil ediyor.

     Kuleden çıkmadan günlerini yalnızca dokuma yaparak geçiren Leydi, birgün bir şövalyenin şarkı söyleyerek oradan geçtiğini duyar. Kral Arthur'un Yuvarlak Masa şövalyelerinden biri olan Lancelot'u aynasından gören Leydi, çok etkilenir. O kadar ki, kendini tutamayıp pencereye koşar, şövalyeyi görebilmek için... Dışarı baktığında aynanın çatladığını fark eder ve lanetlendiğini anlar. Yapacak fazla bir şeyi kalmayan Elaine, kayığa binerek umutsuzca Camelot şehrine, şövalye Lancelot'a ulaşmaya çalışır. Waterhouse'ın çalışmasındaki Leydi'nin yüz ifadesinden de anlaşılacağı üzere, lanet sebebiyle bu aslında bir ölüme doğru yolculuktur.


    Waterhouse'un çalışması, Leydi'nin hayatına ve ölümüne dair imgeler içerir. Uzun kızıl saçları ve beyaz elbisesiyle kayıkta olan Elaine, kaşları ile birlikte hafifçe yukarı kalkmış başı, aşağı doğru olan gözleri ile ölüme gittiğinin farkında olan acılı bir ifadeye sahiptir.

    Kayıkta, Elaine ile birlikte başka imgeler vardır. Kayığın ön kısmında ikisi sönmüş olan üç mum vardır. Bu mumlar, Leydi'nin hem yolculuğunun hem de hayatının sonuna gelmiş olduğunu temsil eder. Hayatının sonunu temsil eden mumların önünde İsa'nın çarmıha gerildiği bir haç vardır. Bu dini sembol de, Leydi'nin ölümden sonra ulaşacağı cennetin imgesidir.


    Sudaki sararmış yapraklar esere, sonbahar etkisinde hüzünlü bir havayla birlikte harika bir ışık ve renk katar.Yapraklar böyle romantik görünse de, kullanılmalarındaki asıl amaç, Viktorya Dönemi'nde kullanılan bir imgedir. Cinsel olarak baştan çıkmış kadın imgesine bir göndermedir. Leydi de bedelini bile bile arzularına yenik düşmüş, sonbaharda dökülen yapraklar gibi savrulup gidecektir.

    Kayıkta serili olan örtü, Elaine'in kuledeki yaşamını temsil eden işlediği dokumalardan biridir. Dokumada işlenen desenler, Leydi'nin aynadan görerek işlediği Lancelot ve diğer şövalyelerin geçiş sahneleridir. Bu sahneler genç Leydi'nin keşfetmeye can attığı yasaklı dünyanın temmsilleridr.


    Elaine'in bir eliyle tuttuğu zincir, kayığın arkadaki kuleye bağlı olduğunu gösterir. Lanetin temsilcisi olan zincir, Leydi'nin tutsaklığını imgeler. Zinciri bıraktığında, sonbahar yaprakları gibi son nefesini verip özgürlüğüne kavuşacaktır.

     Lancelot ise onu sevdiğinden habersiz, şu dizeleri söyleyecektir;

"But Lancelot mused a little space
He said, "She has a lovely face;
God in his mercy lend her grace,
The Lady of Shalott."

    Waterhouse'ın, bu eserinde Tennyson'ın şiirinden esinlendiğini söylemiştim. Tennyson bu şiirinde, arzularına yenik düşen bir kadının romantik ölümünü yalnızca romantik bir eser yazmak için kaleme almamıştır. Dönemin toplumdan soyutlanma sorununa gönderme yapmak istemiştir.


     Hikayeden etkilenenler için bir kısa film temsilini de buldum.Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


     Dakika 3.20'den itibaren, dokuma yapan Elaine'in hikayesi başlıyor...


    İlginizi çekebileceğini düşündüğüm birkaç fotoğrafı da buraya bıraktım.

    Bir de son olarak şiiri Loreena McKennitt'in harika yorumuyla dinlemek istersiniz diye buraya tıklayabilirsiniz.

İyi seyirler, keyifli okumalar...
Ve tabiki,
sanatla, muhabbetle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder