Modern
sanatı, Andy Warhol’un 1962 yılında yaptığı
'Campbell'in Çorba Konserveleri' serisiyle ele almak istiyorum. Bu seride 32
resim bulunuyor. Modern sanat denildiğinde akla ilk gelen soru ‘Bu neden sanat?’tır.
Bir modern sanat eseri pek çok şeyi çağrıştırabilir. Ancak Warhol’un bu eserini
gördüğümüz yer bir müze olmasaydı, bir reklam afişinde pazarlama amaçlı
görseydik bir ilan olarak algılardık. Fakat bunu Warhol’un yaptığını bildiğimiz
ve New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilendiğini bildiğimiz için, aynı
çalışma olmasına rağmen reklam olarak algılayamıyoruz. Warhol, bunu müzede
sergileyerek aslında bize ‘bakış açınızı değiştirin’ diyor. Yapılan eserde
sanatsal değerden ziyade fikir önem taşıyor. Zaten modern sanat bu değil mi?
Eseri alıp müzede sergileyerek aslında onu yeniden konumlandırmış ve anlamsal
olarak dönüştürmüş oluyoruz. Burada da sanatçı son derece sıradan ve herkesin
ulaşabileceği bir nesneyi alıp odak noktası haline getiriyor.
Aslında bu
eserde asıl önemli olan nokta ne zaman yapıldığıdır. Yani 50 yıl öncesi yada
bugün değil. Sanatçı bu eseri tam da 1962’de, yani seri üretimin, fabrikaların
başrolde olduğu bir dönemde, insanların bunun sanat olduğunu düşünmeye
başladıkları bir zamanda yapıyor. Warhol, bir bakıma, artık endüstrileşmiş bir
toplum haline gelindiğini ve çevreye hala tarımsal bir toplumda yaşıyormuşuz
gibi bakmamamız gerektiğini vurguluyor.
Yani birisi
alelade bir nesneyi alıp, inceleyebileceğimiz özel bir yere koyduğunda ve onu
özel olarak aydınlattığında, hakkında manifesto dediğimiz bir yazı kaleme
aldığında eminim hepimiz o nesne ne olursa olsun bir durup düşünürüz. Çünkü
modern sanat, fikri önemser ve insanları düşündürmeyi amaçlar. Sorgulatır. Andy Warhol ya da Marcel Duchamp gibi
sanatçılar bu yolu izlemiştir. Objenin ne olduğuna ya da rengine, boyutuna,
kompozisyonuna, sanatsal tarzına dikkat etmeksizin; fikirlere önem vermektir
asıl olan. Warhol ve onun gibi sanatçılarda gördüğümüz şey, alışılmış teknik
tarzda mükemmellik değil. Bu sanatçıların önemi, eserlerindeki klasik anlam
ustalığından ziyade, dünyaya baktıkları açılarını vurgulamalarında yatıyor.
Warhol hep aynı soruyu yöneltir: ‘Bu sanat olabilir mi?’ Örneğin Warhol,
konservelerinin alt kısmındaki çiçeklerle bile tek tek uğraşmak istememiş. Bu
çiçek motifi için plastikten bir kalıp çıkarmış ve bunları mekanik olarak
basmış. O dönem etraftaki her şey fabrikasyon olmaya başlamışken bir sanatçının
da bu yönteme yönelmesini nasıl nitelendirebiliriz? Warhol’un bu yaklaşımı, bana
kalırsa kesinlikle farklı bir pencere. Dünyamızı nasıl şekillendirdiğimizi ve nasıl
ürettiğimizi, etrafımızı nelerle çevrelediğimizi yansıtıyor.
İnsanlar Warhol’un farklı mı yoksa sanatsal bir dahi mi olduğuna karar vermekte baya zorlandı. Yeni bir düşünce tarzı geliştiren, farklı bakış açısına sahip insanlar her zaman bu şekilde sorgulanmaz mı zaten? Zamanının ilerisinde düşünen her insan, bu değişikliğe adapte olamayanlar tarafından deli olarak atfedilmeye mahkumdur. Yeterince alışıldıktan sonra da Warhol’un yaptıklarının, sanatsal üstünlüğünün yansıması olduğuna karar verildi. Aslında burada asıl kabul edilen şey, avangard bir sanatçı olmanın ne anlama geldiğidir. Dediğim gibi bu eser şimdi yapılmış olsaydı, çok özgün bulunmayabilirdi. Ama Warhol, insanları düşünmeye ve sorgulamaya zorladığı bu önemli çalışmasını 1962’de yaptı. Şuan bizim için çok sıradan gibi görünse de yapıldığı dönemde ne kadar radikal bir çalışma olduğunun farkında olmak gerekir.
Yeni sanatsal diller, yeni bakış açıları bulmak, bunların getireceği büyük tepkilere hazırlıklı olmayı gerektirir. Tam artık tükendi, yeni bir şey çıkmaz dediğimiz anda, ne kadar zor olsa da yeni bakış açıları üretiliyor, tepki alıyor ve kabulleniliyor. En azından sanat var olduğundan beri bu durum böyle…
İnsanlar Warhol’un farklı mı yoksa sanatsal bir dahi mi olduğuna karar vermekte baya zorlandı. Yeni bir düşünce tarzı geliştiren, farklı bakış açısına sahip insanlar her zaman bu şekilde sorgulanmaz mı zaten? Zamanının ilerisinde düşünen her insan, bu değişikliğe adapte olamayanlar tarafından deli olarak atfedilmeye mahkumdur. Yeterince alışıldıktan sonra da Warhol’un yaptıklarının, sanatsal üstünlüğünün yansıması olduğuna karar verildi. Aslında burada asıl kabul edilen şey, avangard bir sanatçı olmanın ne anlama geldiğidir. Dediğim gibi bu eser şimdi yapılmış olsaydı, çok özgün bulunmayabilirdi. Ama Warhol, insanları düşünmeye ve sorgulamaya zorladığı bu önemli çalışmasını 1962’de yaptı. Şuan bizim için çok sıradan gibi görünse de yapıldığı dönemde ne kadar radikal bir çalışma olduğunun farkında olmak gerekir.
Yeni sanatsal diller, yeni bakış açıları bulmak, bunların getireceği büyük tepkilere hazırlıklı olmayı gerektirir. Tam artık tükendi, yeni bir şey çıkmaz dediğimiz anda, ne kadar zor olsa da yeni bakış açıları üretiliyor, tepki alıyor ve kabulleniliyor. En azından sanat var olduğundan beri bu durum böyle…