Şöyle hayranıyım, böyle seviyorum diye başlamayacağım. Başarılı işlerin her zaman peşinde olunması gerektiğine inanıyorum. Dikkat çekmek istediğim nokta, bir insanın her işte başarıya ulaşabilmesi. Şarkı söylersin, sesin güzeldir. Buna ek olarak söz filan yazıp, beste yapmaya uğraşırsın oda beeelki. Ya da resim yapıyorsundur. Sadece resim yaparsın, ne yapacaksın başka. Edebiyatı seviyorsundur, okumayı, yazmayı seviyorsundur, yazarsın. Şiirler biriktirirsin. Böyledir değil mi? Bir insan bir konuda iyidir, bölünürse eksik kalır ya da eksik yapar. Her şeye yetişemez. Onu da yapıyım, bunu da yapıyım, hepsi benim olsun dersen; hepsi yarım yarım kalır.
Diye inanırdım. Lakin değilmiş, yıkıldım. Meğer hepsi benim üşengeçliğimmiş. Yapan yapıyor arkadaş, mesela Bonomo.
Bir çoğumuz Eurovision ile tanıdık onu, dürüstüz. Orada dinledim, sevdim açıkçası. Belki biraz da milli gurur hani bizi temsil ediyor, sevmeliyim gibi. Sonra bir iki dinledim, Ooze Venue' de konseri oldu, abimi zor zanaat ikna ettim götür beni diye. Dinledik ettik sevdik iyi hoş derken, şiir yazıyorum dedi. Kitap çıkaracağım yakında dedi. Beni kalbimden vurdu. Bono'cum sen zaten şarkı söylüyorsun, şarkı sözlerini bile kendin yazıyorsun (bunu artık çok az yapan var), konserlerin var, işin gücün başından aşkın... Bahaneymiş bunlar. Adam kapı gibi kitap çıkardı, Delirmek Belirmektir efendim dedi. Tabi gidilir, kitap hemen alınır, imza günleri kovalanır, imzalatılır falan... Zaten bilenler bilir kitap çıkarmadan önce Ot'da da şiir yazıyordu Bonomo (hala yazıyor). Her ay dergi çıksa da acaba ne yazdı okusak diye beklerdim. Ara ara instagramından paylaşırdı bi' kısmını, merakımı artırırdı. Derken kitap ilaç gibi geldi. Kıyaslamaya girmeyeceğim ama şiirleri bir başka güzel değil mi?
Ben böyle şiirleriyle günlerimi geçirirken, resim sergisi açacağım dedi. 'Can'ım sen daha ne yapacaksın?' diyemedim. İllustrasyon eğitimi aldığını okumuştum ama bir insan kaça bölünür daha ve kaç şeyi başarır? Bana tüm bu sorularımın cevabını yaşatarak veriyor, sağolsun. Keşke sergiyi İzmir'de de tekrarlama şansı olsa... Gazetelerden, haberlerden, kendi paylaştıklarından takip ettiğim kadarıyla pop art ve illustrasyon karışımı, belki kolaj da vardır, böyle karışık bir teknik. Sevilesi boyutlarda koca koca tuvaller... Şimdiki teknolojiyle tarihteki karakterleri harmanlayan konusu, renkleri kullanımı, inceleyebildiklerimden dikkatimi çekenler.
Belki biraz dinlenir derken ikinci kitabı 'Şu Sevdalar Tevatürü'nü çıkardı Can. O kadar üretken ki, albümdü, sergiydi, kitap çıkarmaydı falan sıralamasında bir hatam varsa affola... Ne denir, kitapların ikisini de yutasım var... Haa, bu yoğunlukta kitap kapaklarını kendi tasarladığını eklemeyi de unutmamalıyım. Bırakın her şeyi ben yaparım diyor sanki.
Koştur Can, idolümsün!
Bu kadar Can dedikodusundan sonra bir şiirsiz kapanış olmazdı.
İnce Uyum
Bir şiiri tutup iki ucundan dünyaya doğuruyorum
Bir başak kadar ince veya
Ellerin kadar beyaz
Bir hikaye düşüyor peşime kurtulamıyorum
Sonra birden büyüyor tüm çiçekler
Öteler başaklardan
Romalardan büyüyor
Bir merhaba yoldan çıkıyor nasılsın oluyor
Bir ekmeğin içini oyup kuşlara veriyoruz
Bir kuş selam veriyor geri
Ve bir hayır evet oluyor seviniyoruz
Sen beni öpsen
İstanbul jeopolitik açıdan önem kazanır bakma
Bunlar daha köprü yapıp duruyorlar
Bir şiiri tutup iki ucundan dünyaya doğuruyorum
Bir papatya kadar narin
Ya da gözlerin kadar siyah
Can Bonomo vedası,
Muhabbetle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder